Sevgilim,
Okumayacağını bile bile yazıyorum
bu mektubu sana. Bu mektubu eline alıp kalın çerçeveli gözlüklerin gözünde,
kaşlarını çatıp alnını kırıştırarak ve zaman zaman gülümseyerek okumayacağını
bilerek. “İşte, bu, tam da bu kelimeyi okurken gülümseyecek.” diyemiyorum
kendime. Bu kağıda senin kokunun asla sinmeyeceğini bilerek yazıyorum.
Seni özledim. Biliyorum, basit
bir cümle. Daha süslülerini çok duydun benden, hep daha çok kelimeyle
anlatmıştım sana hislerimi. O üç harfi bile hiç kullanmamıştım, hep daha
fazlasıydı senin duymanı istediğim.
Yapamıyorum. İstesem de
süsleyemiyorum cümlelerimi. Duyamadığın her kelimeyi israf etmiş gibi
hissediyorum. Uzun bir cümle. Anlamsızlaşıyor. Senin kulaklarına erişmedikçe.
Bak, hiç yapmadığım bir şeyi daha yapacağım şimdi, yasak kelimelerden birini
kullanacağım.
Hikayelerine aşıktım senin, sana
olamadığım için. Olamazdım. Aşık olursam bitmenden korkuyordum, anlıyor musun?
Aşık olursam, yavaş yavaş sana doyacağımdan. Yazdığın hiçbir hikayenin de
sonunu okumadım bu yüzden. Ne kadar güzel bir son olursa olsun, başladığı kadar
güzel bitmesi mümkün değildi benim için.
Üşüyorum. Gece soğuk, ve pencerem
açık, karşısında bu mektubu yazıyorum sana. Esiyor hafifçe, pencere gıcırdıyor.
Titriyorum. Varsın üşüyeyim, kimse kapatmaz pencereyi. Ben, zaten bilirsin
hasta olana kadar kapatmazdım pencereyi. Ben hasta olunca da kızardın, neden
pencerenin önünde oturuyorsun diye. Saklasan da bilirdim üzüldüğünü, pencereyi
daha erken kapatmadığın için kendine de kızdığını. Ama yoksun, üzülmezsin
şimdi. Ve sen üzülmezsen, ben titrerim.
Eski dolabımı attım biliyor
musun? Sırf kahverengi diye. Gözlerini hatırlatıyor diye. Açamıyordum o dolabı
hiç, içinde neler olduğunu görmeye dayanamayacağım için. Gömleklerim? Belki.
Kravatlarım? Belki. Daha fazlası? Belki. İşte bu yüzden.
Bak? Gör. Dün. Mü. Ne. Yap.
Tığımı? Kağıt ıslandı, kelimelerim de gittikçe okunaksızlaşıyor, daha son
sözümü söyleyemedim bile.
Kıyıp da uyandırsaydın beni o
sabah keşke.
Hoşça kal, demek için son bir
kez.
Gitmeseydin keşke hiç, ölmenin
sırası mıydı?
Rüya da görmemiştim o gece.
Senleyken hep deliksiz uyurdum öyle.
Sevgilim.
Seni seviyorum.